bilgi@tarhan.org +90 216 400 22 22/5096

Anlamlı Amaç Varsa Mutluluk Peşinden Geliyor…


Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Darıca’da sosyal medyada yazdığı notun ardından yaşamına son veren Furkan Celep’in intiharıyla gündeme gelen yalnızlık, mutsuzluk, aile ilişkilerinin önemine ilişkin TRT RADYO 1’de değerlendirmelerde bulundu.

Mutluluğa yatırım yapılması gerekiyor

İnsanların mutlu olmayı öğrenmesi için mutluluğa yatırım yapması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anne ve babayla kurulan ilişkinin önemine işaret etti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:

“Bu gencin geçmişine bakıyorsunuz efendi bir çocuk. Hatta karıncayı bile incitmezmiş. Böyle bir kimse neden böyle bir şey yaptı? İçki, uyuşturucu kullanmıyor. Kendisinin yalnız olduğu anlaşılıyor. Dertleşecek kimse bulamadım diye söylemi var. Arkadaşlık dendiği zaman anneden babadan arkadaş olmaz deniyor. Bir babayla dertleşmek arkadaşlıktır. Bir büyüğüyle dertleşmek, anlatmak, olumsuzluğu paylaşabilmek, konuşabilmek arkadaşlıktır. Arkadaşlıktan ne anladığımız önemli. Baba, babalık rolünü yapsın zaten tek bir babası var çok arkadaşı olacaktır. Bir kimse babalık rolünü terk etmeden çocuğuyla birlikte zaman geçirme, hayatı paylaşma yok mu? Arkadaşlık tanımı içine giriyor.”

Babalar sevgisini hissettirmeli

Bizim kültürümüzde özellikle babaların çocuğu ile kurduğu ilişkide bir mesafe koyduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu durum maalesef çok yaygın. Baba çocuğunu uzaktan sever, sarılmaz, kucağına almaz. Bu dinimizde yok, gelenek haline gelmiş. Çocuğunu gerçekten seviyor ama duygu ifadesi yok. Çocukta da sevmiyor gibi bir algı oluşuyor. Bu algıyı gidermek için bazı şeyler yapılması gerekir. O çocuğa değer verildiğini, önemsendiğinin hissettirilmesi gerekir” dedi.

Benlik algısı önemli

Kişinin benlik seviyeleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişinin kendine güven duygusunun oluşmasında benlik algısının önemli olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Olduğu benlik, hayal ettiği benlik ve olması gereken benlik var. Bu benlik içerisinde benlik algısı düşük olan kişiler olduğundan daha değersiz görüyor kimseleri. Bu kişilere diğer insanlara göre üç misli daha fazla takdir, övgü, onay sözcükleri kullanılması gerekiyor. Kişilikleri değil, davranış ve çabaları övülecek. Böyle yapıldığı zaman kişinin aidiyeti artıyor, değer verildiğini hissediyor ve yalnızlıktan uzaklaşıyor. Bu bana Prag’da gençlerin açtığı bir pankartı hatırlattı. Yürüyüşte açılan pankartlarda ‘Hayatta uğrunda çabalayacağımız bir amacımız yok, neden yaşayalım?’ diyorlar. Amaç olarak demek ki gencin önüne evin olsun araban olsun yeter görüşü konulmuş. Bu amaç bir insanın psikolojik doğasını tatmin etmez. Bu davranışları yaparken yalnız olmadığını da hissetmemesi lazım. Belki depresyonda değil, kliniğe gidip tedavi görmemiş ama mutluluğu da yakalayamamış. Mutlu olmayınca ben böyle beş on sene yaşayacağıma öleyim daha iyi demiş.”